İlkokuldaki ilk günüm ;
Titrek bakışlı ağlaşan çocuklar arasında ilkokula başlamayı kendi seçen bir minik olarak sevinçlice benden büyük kardeşimin her sabah gittiği o mekana -okula- girdiğimi hatırlıyorum.
İlk onunla karşılaştım ;
En çok o ağlıyordu !
Gözleri korkudan kocaman açılıyor , annesi susturamıyordu.
O en arkadaki sıraya oturdu.Ders zili çaldığında zille birlikte titrediğini hatırlıyorum.
Annem beni bırakıp gitti , zaten kardeşim benimle aynı okula gidiyordu, sakindim , mutluydum.
Birden içimdeki dürtü beni arka sırada ağlayan çocuğun yanına itti.
Adı Murat idi. Üç numara saçları ile birlikte gözlerini kapıya dikmiş öğretmenin gelişini bekliyordu.Ağlamaktan siyah önlüğünün üstündeki Beyaz yakalığı ıslanmıştı. Bu arada annesi de gitmişti.
Ve işte hayatımın pişmanlığı diyebileceğim bir olay o anda oldu ; Bir mahalle çocuğunun içgüdüsel davranışı ile (Gültepede yetişmiş bir P.ç gibi) korkak bir çocuğu daha da korkutma isteği uyandı içimde.Yanına yaklaşıp;
"Öğretmen kürsüye gelince seni dövecek" dediğimi hatırlıyorum.
-Böyle bir korkuyu ilk kez bu kadar yakından görme şansım oluyordu , hayranı oldum sanırım. Bir güce itaat ettiğini ve bunun ben olduğum duygusu çok hoşuma gitmişti. İtaat ettiğin şey seni ağlatırdı Mesela; Anne Baba vs.
Bilmiyorum iç güdülerim ile davrandım işte.
Murat'ın Gözleri daha da büyüdü. Ağlamadı ama içine yutkunduğu belliydi.
Ben en ön sırama geçip öğretmeni beklerken Öğretmen içeri girdi;
"Merhaba çocuklar"
Bildik yatıştırma kelimeleri ederken bir anda ani bir hareketle kürsüye geçti!!!
Evet, o an bu an.
Bir insanın hayatı boyunca kaderini etkileyecek o an bu andır ve kendimi hiç bir zaman affetmeyeceğim andır :(((
sınıftaki arka pencere açıktı ve birden müthiş bir koku odaya tenefüs etti.
Öğretmen sanırım bu tür durumlara karşı tecrübeli bir şekilde;
"Çocuklar tuvaleti gelen var mı?" dedi.
Kim sıçtı? dememeliydi tabi..
Halbuki çocuklardan birisi düpedüz altına sıçmıştı.
Daha önce böyle taze bir koku hissetmemiştim , tuvaletimi yapar yapmaz tuvaletten çıkardım.
Sanırım ileri ki zamanlarda anladım sıçan arkadaş yumurta yemişti, zira bu kokuyu o yaşlardan bu yaşlara kadar hafızamda korumam ilginçtir.
Derken kokunun arka taraftan geldiğini farkettik.Kim yaptı diye artık Öğretmende tek tek burnunu çocukların poposuna götürüyordu ve bir anda onda durdu araştırma.
Murat !!!!
Murat benim verdiğim o korku ile hoca kürsüde iken yapmış işte . :((
ve...
Bütün çocukların güldüğünü ve ağızlarına ve burunlarına ellerini götürüp sınıftan çıktıklarını hatırlıyorum.
Avazının çıktığı kadar ağlar görümündeki Murat sessizce oturuyor ve hiç ses çıkarmadan gözlerinden yaşlar süzülüyordu.:(((
Kıpkırmızı idi. İşkence çektiği belli idi. Bu yaşta bu acı neden idi ?
Öğretmen onu tuvalete götürürken sınıfta bir tek ben kalmıştım,
bana 0,5 sn kadar baktı!!!
"Hayatımı değiştirdin der gibi !!!"
- Çok üzgünüm Çooooooook.:(((((((
Demek isterdim. Ama Ona şaşkın bir şekilde bakakaldım işte...
O günden sonra orta okula kadar beraber okuduk,
Hiç bir zaman tenefüste dışarı çıkmadı, aynı mahallede takıma bile alınmadı.
Zira o altına sıçmıştı. Beceriksizdi işte.
Hoca orta okula kadar onu sözlülere çıkartmazdı sanırım yine korkusundan dolayı ön tedbir amaçlı!!
Halbuki o bir çocuktu :((
Her sene aramıza yeni katılan çocuklara bu olayı anlatmak için
-hele bide çocuk zengin ise yalaka takımları çocuğu ablukaya alıp;
"Biliyomusun şu arka sıradaki Çocuk altına sıçmıştı", deyip "ben buraların en eskisiyim" havası atıyorlar idi.
Murat'ın ise yüreği inciniyor idi.
Hayatının geri kalanını etkilediğime yakından tanık olduğum bir olay ,beni halen geceleri onun rüyalarını gösterecek kadar pişmanlığa boğuyor.
İçim daralıyor.
Onun için Ağlayasım geliyor.
Çok üzgünüm Murat Çooook.
:(
0
0
0
1
ilk başta uzayın boyutunu hayal edemez insan.. devlette aynı böyle..
sabah kalktım tv yi açtım trt 1 2 3 spor belgesel diyanet kanallarından sonra özel kanalları açtım.devlet kurumu bankalar, içecek didi reklamları, iş için önce otobüse sonra metroya bindim. (3,95 tl)iett ve metrodaki reklamlarda toplu açılış töreni gençlik şöleni doldurmuşlar bilboardları..kim bilir ne kadar.tabi sen oraları düşünme diye sana metroda videolarla kedi köpek sevimliliği..
metrodan sonra bir wc molası (1 tl), vapura giderken belediye kantininden bir simit cay (2,5 tl )
vapur (0,85tl) tramvay derken (0,50 tl) 2 saat içinde çoktan cebimden 8,80 tl devlete ödeme yapmışım.
işten dönerkende canım soğuk çay çekti didi aldım(2,5tl) bir belediye kitapçısına girip 15 tl ye kitap aldım.birde dönüş masrafı iett vapur metro ..5,3 tl
günlük 31,6 tl devlete ödemede bulunmuşum aylık 1000 tl yapar.keyfi durumları çıkar 600 tl yapar
düşündüm evde ;
dün gelen faturalara baktım elektrik su doğalgaz telefon internet toplam vergileri 110tl günlük (3,6 tl)arabanın vergisi günlük 3 tl , köprüye yola otoparka ödediğim günlük 2,35 tl ,
thy ile yılda 2 kez uçuşumuz olmuş günlüğü 4tl ,emlak vergisi 0,25,
10 yıllık ev kredimin peşin ödediğim vergisi günlük (1,25 tl) 2,5 tl de günlük ssk primim..
benzindeki muaazzam kar (%65) ile aylık 400 tl lik aldığım benzine günlük 8,60tl ..
600 öyle 500 tl de böyle 1100 tl
e bunun gıdası maması giyeceği kitabı gözden kaçırdığım ssk dolaylı doğrudan vergisi ile Kazancının %60 ı trink devlete gidiyor.
kalan gelirimin %40 ı nın %46,5 ini gelir seviyesi en yüksek kesime giderse %20 bizim aramızda paslaştığımız kazancımız oluyor. yani 1 tam bireyin 5 te biriyim....
75 milyonun 3 milyon çalışanı devletten geçiniyor aileleri ile 12,5 yapar. gelir seviyesi en düşük %6,1 olan kesim olan 3 milyon ailede devlet sosyal yardım alıyor.toplamı 25 milyon insan yapar.
bu kadar paranın ve sistemin devlet içine döndüğü bir yerde birey ve özgürlükten değil teba ve kölelikten bahsedilir, ekonomisi ve insanları gelişemez.
apple ın 1 yıllık cirosu 76 milyar dolar , karı ise 18 milyar.
75 milyon olarak 1 yılda yaptığımız ihracatımızın yarısından fazla..
anlayacağınız sermayemizde, potansiyelimizde devlette dönüyor boşa...
Hükümete güç ve para vermek, ergenliğe yeni girmiş bir oğlan çocuğun eline viski ve araba anahtarları vermeye benzer – P.J. O’Rourke
Özgürlüklerin amacı ve uygulaması hükümetlerin iktidar gücünün sınırlanmasında yatar. – Douglas MacArthur
Hükümet genişledikçe özgürlük daralır. . – Ronald W. Reagan, 40ncı ABD Başkanı
0
0
Bir kamu kuruluşunda çalışanların akşam saat 18 de iş çıkışı bedava bindiklerini tahmin ettiğim toplu taşıma aracına binerken gişede o kartlarını basarken gözlerindeki mutluluk ülkede bir çok olay olsa da hep aynı gözükmekte olduğundan ilgimi çekti onları gözlemleme gereği hissettim...
maaş yani para sürekli bankada garanti ve aktığından mıdır nedir, hep uzun vadeli planlar var kafalarında..önünü görebilme rahatlığı vardı her birinde ve hiç bugünden bahsetmiyorlardı.genelde sohbetleri ; memlekete ev yaptırcan mı ,memlekete ne zaman gidecen , evi nerden alcan,evin borcu bitti mi? falancanın kaynı işe girdi mi..bayram tatili kaç gün?arsa dükkan vs paralı ve akçeli mevzular felan filan..iş ile ilgili gündem hep aynı iki dosyayı aşağıya götürdün mü? .o kadar gündemleri hemen hemen aynı ki..aynı tramwayda diğer insanların arasında bambaşka gündemli insanlar yaratılmış gibi..hepsi bir birinin kopyası ve aralarında pek bir renk te yok gibi..
özel sektördeki gibi bir kar-zarar mantığı , işlerin kesatlığı , sivil denetimi , işten çıkarma vs gibi şeylerin olmadığından mıdır nedir işten çıkar çıkmaz konuştukları şeyler ülkede topta patlasa hergün hemen hemen aynı standartlarda..sohbet muhabbet gırla..Tabi ilgimi çekti onları dinlemeye başladım.
Bir gün önce de 30-40 kişinin öldüğü bir terör saldırısının olduğu bir ülkede sohbetlerinde bu olayın tek bir gündem dahi oluşturmadığını gözlemledim.
aralarından biride bir evlilik sitesine üye olmuş. hergün elinde telefonuyla siteye girip hanımların profillerine bakıp rahatça mesajlar atıyordu.
Bu insanların maaşlarını vergileri ile veren diğer insanların gündemleri ise dünkü olaylar....
Gündemlerinde "oflar ve vahlar" vardı.
sonra gözlemlerime farklı partilerin belediyelerindeki kamu çalışanlarıyla, öğretmenlerle diğer memurlarla devam ettim.
hepsimi aynı..hayır ama torna tesviye tezgahı gibi ..hemen hemen evet aynı..
kimi öğretmenlerin gündemi "önceki gün yayınlanan diziler",
belediyedekilerin "nerede daha rahat kaytarırız, müdür gelir mi?",
askerlerin "oyakta biriken paraları "..vs.vs.
içimden "İşte neden liberalizm" dedim kendi kendime..
0

Bazı sabahlar işim itibariyle Avm lerde kuyruklar görürdüm..İnsanlar kapı önünde bekler..saat 10 olsa da içeri girsek diye saatlerine bakarlar.Avm içinde son hazırlıklar filan...
Fotoğraftaki sokak nam-ı diğer zürafa sokak..Alış veriş merkezi (Kerhane) önünde 5-6 kişilik bir kuyruk..endişeli bir bekleyiş..İşe gitmek için gelip geçen insanları gördükçe arkalarını dönen abiler..Bir karaköy sabahı..
Burası büyük bir geri dönüşüm kutusu gibi adeta..Aslında insan oğlunu anlama kılavuzu.. Sorular çok..
Kim bu adamlar ?
İstenmeyen adamlar mı ?
Acaba kimisi evli mi ?
Neden sabah bir iş günü ordalar?
Yaşam sevgisinden mi?
Güne iyi mi başlayacaklar?
İşi bitirip işe mi gidecekler?
İlk defa bir kadınla duygusal bir bağ mı kurdular ?
Vücut işçileri bu bağlılık yaratmada çok mu mahirdirler?
Yoksa tek nedeni seks mi?
Birşeye mi bozuldu kafaları ?
Testesteron seviyeleri nedir?
Bu işi sabah sporu olarak mı görüyorlar?
tek hobileri bumu ?
eğitim seviyeleri ne?
çok uzaklardan mı geldiler?
sabah siftah niyetine çok mu ucuz ücret ödüyorlar?
yada sabah ilk başta hatunlar çok mu temizler!?
bu adamlar titiz mi yoksa!?
ağanın bokunun üstüne bok olmaz mı diyorlar!?
acaba hatunların ilk siftahı olunca gerçek orgazm mı oluyor hatunlar!?
bu durum ayrı bir zevk mi veriyor adamlara?
Aradaki sıcak hatun farkını bildiklerine göre önce geç satlerde gelmiş olabilirler mi?
power'ı yüksek hatunda kitleniyor cevaplarım!!!
buda bir alışveriş ...
her şey ticari mantık ile düşünmeye itiyor insanı,
fayda ve zarar terazisi
sorular soruldukça gerçeğe yaklaşılıyor..
0
parlak bir dünya sade bir hayat
içinde emek var saçların her telinde
hiç susmayan ise göz ve söz
gözler duymalı duyular şaşırmalı
bu ayrı bir bakış açısı
aynalara çekiç gerçeğe yakın
ruhların can bulduğu
hayallerin içindeki peri
çık dışarı gir içeri
hayal mi gerçek mi
0
ezan sensindeki suskunluk ve yalnızlık
tuvalette sessizlik ve ıkınma hissi bir bıkkınlık
kimsesiz bir evden dışarı bakmak
küçük bir çocuk gibi sokakta kaybolmak
liman soğuk bir sen birde kıyıya vuran dalgalar
boş odalarda gezen max payne
kışın çıplak dışarı çıkmak
sokak ortasında anneni elini bırakması
bankta uyuya kalan kimsesiz sakallı adam
düş kurarken aynaya bakmak
sıcak yatak ve Pazar sessizliği
0
geceleri yalnız belgesel izlerken uyuya kalan
genelevden dışarı bakan vücut işçileri , anlamı yok
siyahın üstündeki kırmızı mendil , üşürken titremek
solgun bir gece şiir yazılacak derecede
bedenim yorgun zira tüm enerjim içimde
sporda fayda etmiyor her halde
yaşamadıklarımın nedeni şiirime etkili , tepkili , tek düze
0
karışık ve kırışık gibi kafamdaki birikintiler
geçmişin hayalleri peşi sıra sıcak kumsalda ki ayak izleri misali
silmek istedikçe çoğalan sakala benzer kıllık
düşüncelerin düşüncelerine gebe bütün değerleri yineleyinceye dek
duvarda ki tek tablo içindeki renkler bir kıvılcım
çerçevenin dışına çıktıkça patlayan renkler ile gelen yarın yarım
0
uçuşan martıların simetrisi
minarelerin çıkıntısı
kız kulesindeki yalnızlık
ard arda evler , niye güneş görmemek?
yaşamamak kuytu köşelerde
vapur penceresinden bakan güz hüznü
paranın tedavülden kalktığı ,
yol ve kent sınır
kadın erkek aile,
ticaret,
iş çalışma hayatı,
turizm,
zaman mekan ,
kültür dil devlet,
cinsellik,
iletişim,
haber,
yol ve kent sınır
kadın erkek aile,
ticaret,
iş çalışma hayatı,
turizm,
zaman mekan ,
kültür dil devlet,
cinsellik,
iletişim,
haber,
küreselleşme ve barış
bu kadar klişe bir başlık seçmemin nedeni yok.
dünyanın evrimselleşme ve 100-200 yüz yıl sonrası durumunu incelemek biraz maksadımı aşacak ama bu kadar araştırıp hiç bir şey söylemeden bu dünyadan göçüpte gitmeyelim elbet isterim.
devletlerin yerini küresel ve bölgesel standartlarda özel ve tüzel maddiyat temelli yönetimler alacak.sınırları özel mülkiyet hakkı belirleyecek. Küresel paralı özel kolluk kuvvetleri olacak ,ırksal bazda manevi milliyetçi devletler yerini yerel ve özel gibi kuralları olan maddi yönetim birliklerinin insiyatifine bırakacak.sosyal medya ile anlık veri girişine sahip bireylerin tecrübesi ile kitleler bu platform aracılığı ile motive edilemeyecek bilgi birikimine sahip olacaklar.siyasi seçimler yerine belli standartları isteyen mahalle kent birliklerine bunu kaça yapabileceğini belirten özel yönetim ve işletmeler olacak.bir mahalle veya bölgenin her türlü belediye görevleri gibi işletmesi için firmalar arasında açık ihaleye gidilecek. vergi denen şey muhtar gibi yerel yönetimlere ödenmeyecek. paranın yerini peşin kesintiler alacak.para tedavülden kalkacak. kredi ve bonus sistemi olacak.
rekabetçi spor denen şey karşılıklı rekabeti olan dallar ve devletlerin ortadan kalkması ve küresel barış sebebiyle ile ortadan kalkacak.birey sporu olacak.
Küresel bazda afrika ve orta doğu ,asya gibi daha alt birim toplumlar çocuk yapma merkezi olacak.
Bebek turizmi olacak.
büyük kentlerde gece yaşayıp çalışan ve gündüz çalışıp yaşayan olmak üzere iki çeşit çalışan insan tipi oluşacak.gündüz ve gece evleri denen yapılar oluşacak.
dünyanın evrimselleşme ve 100-200 yüz yıl sonrası durumunu incelemek biraz maksadımı aşacak ama bu kadar araştırıp hiç bir şey söylemeden bu dünyadan göçüpte gitmeyelim elbet isterim.
devletlerin yerini küresel ve bölgesel standartlarda özel ve tüzel maddiyat temelli yönetimler alacak.sınırları özel mülkiyet hakkı belirleyecek. Küresel paralı özel kolluk kuvvetleri olacak ,ırksal bazda manevi milliyetçi devletler yerini yerel ve özel gibi kuralları olan maddi yönetim birliklerinin insiyatifine bırakacak.sosyal medya ile anlık veri girişine sahip bireylerin tecrübesi ile kitleler bu platform aracılığı ile motive edilemeyecek bilgi birikimine sahip olacaklar.siyasi seçimler yerine belli standartları isteyen mahalle kent birliklerine bunu kaça yapabileceğini belirten özel yönetim ve işletmeler olacak.bir mahalle veya bölgenin her türlü belediye görevleri gibi işletmesi için firmalar arasında açık ihaleye gidilecek. vergi denen şey muhtar gibi yerel yönetimlere ödenmeyecek. paranın yerini peşin kesintiler alacak.para tedavülden kalkacak. kredi ve bonus sistemi olacak.
rekabetçi spor denen şey karşılıklı rekabeti olan dallar ve devletlerin ortadan kalkması ve küresel barış sebebiyle ile ortadan kalkacak.birey sporu olacak.
Küresel bazda afrika ve orta doğu ,asya gibi daha alt birim toplumlar çocuk yapma merkezi olacak.
Bebek turizmi olacak.
büyük kentlerde gece yaşayıp çalışan ve gündüz çalışıp yaşayan olmak üzere iki çeşit çalışan insan tipi oluşacak.gündüz ve gece evleri denen yapılar oluşacak.
büyük devlet=küçük birey;küçük devlet=büyük birey
ilk başta uzayın boyutunu hayal edemez insan.. devlette aynı böyle..
sabah kalktım tv yi açtım trt 1 2 3 spor belgesel diyanet kanallarından sonra özel kanalları açtım.devlet kurumu bankalar, içecek didi reklamları, iş için önce otobüse sonra metroya bindim. (3,95 tl)iett ve metrodaki reklamlarda toplu açılış töreni gençlik şöleni doldurmuşlar bilboardları..kim bilir ne kadar.tabi sen oraları düşünme diye sana metroda videolarla kedi köpek sevimliliği..
metrodan sonra bir wc molası (1 tl), vapura giderken belediye kantininden bir simit cay (2,5 tl )
vapur (0,85tl) tramvay derken (0,50 tl) 2 saat içinde çoktan cebimden 8,80 tl devlete ödeme yapmışım.
işten dönerkende canım soğuk çay çekti didi aldım(2,5tl) bir belediye kitapçısına girip 15 tl ye kitap aldım.birde dönüş masrafı iett vapur metro ..5,3 tl
günlük 31,6 tl devlete ödemede bulunmuşum aylık 1000 tl yapar.keyfi durumları çıkar 600 tl yapar
düşündüm evde ;
dün gelen faturalara baktım elektrik su doğalgaz telefon internet toplam vergileri 110tl günlük (3,6 tl)arabanın vergisi günlük 3 tl , köprüye yola otoparka ödediğim günlük 2,35 tl ,
thy ile yılda 2 kez uçuşumuz olmuş günlüğü 4tl ,emlak vergisi 0,25,
10 yıllık ev kredimin peşin ödediğim vergisi günlük (1,25 tl) 2,5 tl de günlük ssk primim..
benzindeki muaazzam kar (%65) ile aylık 400 tl lik aldığım benzine günlük 8,60tl ..
600 öyle 500 tl de böyle 1100 tl
e bunun gıdası maması giyeceği kitabı gözden kaçırdığım ssk dolaylı doğrudan vergisi ile Kazancının %60 ı trink devlete gidiyor.
kalan gelirimin %40 ı nın %46,5 ini gelir seviyesi en yüksek kesime giderse %20 bizim aramızda paslaştığımız kazancımız oluyor. yani 1 tam bireyin 5 te biriyim....
75 milyonun 3 milyon çalışanı devletten geçiniyor aileleri ile 12,5 yapar. gelir seviyesi en düşük %6,1 olan kesim olan 3 milyon ailede devlet sosyal yardım alıyor.toplamı 25 milyon insan yapar.
bu kadar paranın ve sistemin devlet içine döndüğü bir yerde birey ve özgürlükten değil teba ve kölelikten bahsedilir, ekonomisi ve insanları gelişemez.
apple ın 1 yıllık cirosu 76 milyar dolar , karı ise 18 milyar.
75 milyon olarak 1 yılda yaptığımız ihracatımızın yarısından fazla..
anlayacağınız sermayemizde, potansiyelimizde devlette dönüyor boşa...
Hükümete güç ve para vermek, ergenliğe yeni girmiş bir oğlan çocuğun eline viski ve araba anahtarları vermeye benzer – P.J. O’Rourke
Özgürlüklerin amacı ve uygulaması hükümetlerin iktidar gücünün sınırlanmasında yatar. – Douglas MacArthur
Hükümet genişledikçe özgürlük daralır. . – Ronald W. Reagan, 40ncı ABD Başkanı
çöplük krallığından beynelmilel standarta..özgüven sorunu..
İlk elektrikler kesikti ödev için,Sonra ya ekonomikti okumadın yada yanlış okuldu, veli idi sorun.Öğretmen hep sana takardı kafayı...Kendi seçtiğin siyasilerdi hep sorunların kaynağı.Seçimlerin değildi. yenildin hem de farklı ama hakemdi suçlu,sen yenilmemiştin.Belli ki ABDcefg.. sorumluydu herşeyden,yedi düvele karşı galip gelmiştin hep.sen çok çok daha demokrattın.Herkesle kavga etmezdin onlar sataşmıştı...
adildin.. kendin için istediğin standartları başkası içinde istedin ahlak konusunda, Ahlaklıydın.. hemde çok..Eleştriye tahammül ederdin.Çok okurdun,hem de yazardın.bilgi birikimin çoktu, çok çok az konuşur herşeyi bilmez herşeye yorum yapmazdın.,En çok kendini sevmezdin , diğer toplumlarada , dinlerede, ırklarada önyargısızdın,evrensel değerleri benimserdin.Çözümlerin hep günümüzdendi.Suçu hiç başkasına atmadan sorumluluğunu kabul ederdin. ne 100 yıl öncesine nede 700 yıl öncesine öykünürdün.Çok çok büyüktün çok.herkesin gözü senin üstündeydi ..Gününü anlar gününü yaşayabilirdin.mutlumuydun? hemde çok..huzur mu ooo..içerde hep bildin bileli vatan hainleri vardı.bilmem ne birliği zaten hristiyanbirliğiydi , üreten özgür müreffeh devletler zaten sömürücü emperyal devletlerdi.
Ayna mı?
lanet olası bir icattı senin için.
"Bebekleri ilk 12-18 ay sonunda aynaya tutarlar ve burnuna bir ruj sürerler, eğer bebek burnundaki ruju silerse benlik algısı oluşmuştur denir.Aynaya hamleler yaparsa oluşmamıştır.
adildin.. kendin için istediğin standartları başkası içinde istedin ahlak konusunda, Ahlaklıydın.. hemde çok..Eleştriye tahammül ederdin.Çok okurdun,hem de yazardın.bilgi birikimin çoktu, çok çok az konuşur herşeyi bilmez herşeye yorum yapmazdın.,En çok kendini sevmezdin , diğer toplumlarada , dinlerede, ırklarada önyargısızdın,evrensel değerleri benimserdin.Çözümlerin hep günümüzdendi.Suçu hiç başkasına atmadan sorumluluğunu kabul ederdin. ne 100 yıl öncesine nede 700 yıl öncesine öykünürdün.Çok çok büyüktün çok.herkesin gözü senin üstündeydi ..Gününü anlar gününü yaşayabilirdin.mutlumuydun? hemde çok..huzur mu ooo..içerde hep bildin bileli vatan hainleri vardı.bilmem ne birliği zaten hristiyanbirliğiydi , üreten özgür müreffeh devletler zaten sömürücü emperyal devletlerdi.
Ayna mı?
lanet olası bir icattı senin için.
"Bebekleri ilk 12-18 ay sonunda aynaya tutarlar ve burnuna bir ruj sürerler, eğer bebek burnundaki ruju silerse benlik algısı oluşmuştur denir.Aynaya hamleler yaparsa oluşmamıştır.
bu toplumlar içinde geçerli sanırım.
Önceden araya kaynıyordun ancak iletişim çağında dünya güçüldü .
Takke düştü, ve kel göründü.
Önceden araya kaynıyordun ancak iletişim çağında dünya güçüldü .
Takke düştü, ve kel göründü.
Bir nepotizm resmi ve neden liberalizm
Bir kamu kuruluşunda çalışanların akşam saat 18 de iş çıkışı bedava bindiklerini tahmin ettiğim toplu taşıma aracına binerken gişede o kartlarını basarken gözlerindeki mutluluk ülkede bir çok olay olsa da hep aynı gözükmekte olduğundan ilgimi çekti onları gözlemleme gereği hissettim...
maaş yani para sürekli bankada garanti ve aktığından mıdır nedir, hep uzun vadeli planlar var kafalarında..önünü görebilme rahatlığı vardı her birinde ve hiç bugünden bahsetmiyorlardı.genelde sohbetleri ; memlekete ev yaptırcan mı ,memlekete ne zaman gidecen , evi nerden alcan,evin borcu bitti mi? falancanın kaynı işe girdi mi..bayram tatili kaç gün?arsa dükkan vs paralı ve akçeli mevzular felan filan..iş ile ilgili gündem hep aynı iki dosyayı aşağıya götürdün mü? .o kadar gündemleri hemen hemen aynı ki..aynı tramwayda diğer insanların arasında bambaşka gündemli insanlar yaratılmış gibi..hepsi bir birinin kopyası ve aralarında pek bir renk te yok gibi..
özel sektördeki gibi bir kar-zarar mantığı , işlerin kesatlığı , sivil denetimi , işten çıkarma vs gibi şeylerin olmadığından mıdır nedir işten çıkar çıkmaz konuştukları şeyler ülkede topta patlasa hergün hemen hemen aynı standartlarda..sohbet muhabbet gırla..Tabi ilgimi çekti onları dinlemeye başladım.
Bir gün önce de 30-40 kişinin öldüğü bir terör saldırısının olduğu bir ülkede sohbetlerinde bu olayın tek bir gündem dahi oluşturmadığını gözlemledim.
aralarından biride bir evlilik sitesine üye olmuş. hergün elinde telefonuyla siteye girip hanımların profillerine bakıp rahatça mesajlar atıyordu.
Bu insanların maaşlarını vergileri ile veren diğer insanların gündemleri ise dünkü olaylar....
Gündemlerinde "oflar ve vahlar" vardı.
sonra gözlemlerime farklı partilerin belediyelerindeki kamu çalışanlarıyla, öğretmenlerle diğer memurlarla devam ettim.
hepsimi aynı..hayır ama torna tesviye tezgahı gibi ..hemen hemen evet aynı..
kimi öğretmenlerin gündemi "önceki gün yayınlanan diziler",
belediyedekilerin "nerede daha rahat kaytarırız, müdür gelir mi?",
askerlerin "oyakta biriken paraları "..vs.vs.
içimden "İşte neden liberalizm" dedim kendi kendime..
Karaköy de bir Avm kuyruğu ve cevaba götüren sorular..

Bazı sabahlar işim itibariyle Avm lerde kuyruklar görürdüm..İnsanlar kapı önünde bekler..saat 10 olsa da içeri girsek diye saatlerine bakarlar.Avm içinde son hazırlıklar filan...
Fotoğraftaki sokak nam-ı diğer zürafa sokak..Alış veriş merkezi (Kerhane) önünde 5-6 kişilik bir kuyruk..endişeli bir bekleyiş..İşe gitmek için gelip geçen insanları gördükçe arkalarını dönen abiler..Bir karaköy sabahı..
Burası büyük bir geri dönüşüm kutusu gibi adeta..Aslında insan oğlunu anlama kılavuzu.. Sorular çok..
Kim bu adamlar ?
İstenmeyen adamlar mı ?
Acaba kimisi evli mi ?
Neden sabah bir iş günü ordalar?
Yaşam sevgisinden mi?
Güne iyi mi başlayacaklar?
İşi bitirip işe mi gidecekler?
İlk defa bir kadınla duygusal bir bağ mı kurdular ?
Vücut işçileri bu bağlılık yaratmada çok mu mahirdirler?
Yoksa tek nedeni seks mi?
Birşeye mi bozuldu kafaları ?
Testesteron seviyeleri nedir?
Bu işi sabah sporu olarak mı görüyorlar?
tek hobileri bumu ?
eğitim seviyeleri ne?
çok uzaklardan mı geldiler?
sabah siftah niyetine çok mu ucuz ücret ödüyorlar?
yada sabah ilk başta hatunlar çok mu temizler!?
bu adamlar titiz mi yoksa!?
ağanın bokunun üstüne bok olmaz mı diyorlar!?
acaba hatunların ilk siftahı olunca gerçek orgazm mı oluyor hatunlar!?
bu durum ayrı bir zevk mi veriyor adamlara?
Aradaki sıcak hatun farkını bildiklerine göre önce geç satlerde gelmiş olabilirler mi?
power'ı yüksek hatunda kitleniyor cevaplarım!!!
buda bir alışveriş ...
her şey ticari mantık ile düşünmeye itiyor insanı,
fayda ve zarar terazisi
sorular soruldukça gerçeğe yaklaşılıyor..
Görünmeyen kızın kılavuzu
parlak bir dünya sade bir hayat
içinde emek var saçların her telinde
hiç susmayan ise göz ve söz
gözler duymalı duyular şaşırmalı
bu ayrı bir bakış açısı
aynalara çekiç gerçeğe yakın
ruhların can bulduğu
hayallerin içindeki peri
çık dışarı gir içeri
hayal mi gerçek mi
Parantez içindeki yalnızlıklar..
ezan sensindeki suskunluk ve yalnızlık
tuvalette sessizlik ve ıkınma hissi bir bıkkınlık
kimsesiz bir evden dışarı bakmak
küçük bir çocuk gibi sokakta kaybolmak
liman soğuk bir sen birde kıyıya vuran dalgalar
boş odalarda gezen max payne
kışın çıplak dışarı çıkmak
sokak ortasında anneni elini bırakması
bankta uyuya kalan kimsesiz sakallı adam
düş kurarken aynaya bakmak
sıcak yatak ve Pazar sessizliği
bir gece..
geceleri yalnız belgesel izlerken uyuya kalan
genelevden dışarı bakan vücut işçileri , anlamı yok
siyahın üstündeki kırmızı mendil , üşürken titremek
solgun bir gece şiir yazılacak derecede
bedenim yorgun zira tüm enerjim içimde
sporda fayda etmiyor her halde
yaşamadıklarımın nedeni şiirime etkili , tepkili , tek düze
Geçmişle dans
karışık ve kırışık gibi kafamdaki birikintiler
geçmişin hayalleri peşi sıra sıcak kumsalda ki ayak izleri misali
silmek istedikçe çoğalan sakala benzer kıllık
düşüncelerin düşüncelerine gebe bütün değerleri yineleyinceye dek
duvarda ki tek tablo içindeki renkler bir kıvılcım
çerçevenin dışına çıktıkça patlayan renkler ile gelen yarın yarım
Kırık düşünceler atlası
uçuşan martıların simetrisi
minarelerin çıkıntısı
kız kulesindeki yalnızlık
ard arda evler , niye güneş görmemek?
yaşamamak kuytu köşelerde
vapur penceresinden bakan güz hüznü
Kaydol:
Yorumlar (Atom)








